Globalleşen dünyada, farklı ülkelerde yaşayan ya da farklı ülkelerin vatandaşlarıyla evlenen bireylerin boşanma ve mal paylaşım süreçleri, hukuki açıdan karmaşık durumlar yaratmaktadır. Yabancı mahkemelerde verilen boşanma ve mal paylaşım kararlarının Türkiye’de tanınması ve tenfizi ile ilgili sorunlar, bu sürecin en önemli boyutlarından birini oluşturmaktadır. Özellikle, bu tür davalarda zamanaşımı hususu, Yargıtay kararlarıyla şekillenen içtihatlar doğrultusunda önemli bir yer tutmaktadır.
1. Yabancı Mahkemelerde Verilen Boşanma ve Mal Paylaşım Kararlarının Tanınması ve Tenfizi
Yabancı mahkemelerce verilen boşanma ve mal paylaşım kararlarının Türkiye’de geçerli olabilmesi için tanıma ve tenfiz davası açılması gerekmektedir. Tanıma davası, yabancı mahkeme kararının Türkiye’de hukuki sonuç doğurabilmesi için kararın tanınmasını sağlar. Tenfiz davası ise, yabancı mahkeme kararının Türkiye’de icra edilebilmesini sağlar. Bu davalar, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK) uyarınca yürütülür.
MÖHUK’un 58. maddesi gereğince, yabancı bir mahkeme kararının Türkiye’de tenfiz edilebilmesi için bazı şartların yerine getirilmesi gerekir. Bu şartlar arasında, kararın kesinleşmiş olması ve Türk kamu düzenine aykırı olmaması yer alır. Yabancı mahkemede verilen kararın kesinleşme tarihi, zamanaşımı süresinin başlaması açısından önem taşır.
2. Zamanaşımı Süresi ve Yargıtay Kararları
Yabancı mahkemede verilen boşanma ve mal paylaşım kararlarının tanınması ve tenfizi için açılacak davalarda zamanaşımı süresi, Türk hukuk sisteminde büyük bir öneme sahiptir. Yargıtay, bu konuda çeşitli kararlar vermiş olup, bu kararlar ışığında zamanaşımı süresinin nasıl hesaplanacağı ve hangi durumlarda zamanaşımının işlemeye başlayacağı netleştirilmiştir.
2.1. Boşanma Kararlarında Zamanaşımı
Boşanma kararlarının tanınması davalarında, zamanaşımı süresi bulunmamaktadır. Yani, taraflar boşanma kararının tanınması için her zaman dava açabilirler. Ancak, boşanma kararı ile birlikte nafaka ya da tazminat gibi maddi hak talepleri varsa, bu talepler için Türk Medeni Kanunu’ndaki genel zamanaşımı süreleri geçerlidir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2014/7433 E., 2015/8343 K. sayılı kararında, boşanma kararının tanınması davasında zamanaşımı süresi olmadığına, ancak nafaka taleplerinin 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğuna hükmedilmiştir.
2.2. Mal Paylaşım Davalarında Zamanaşımı
Mal paylaşım davalarında zamanaşımı süresi, mal rejiminin sona ermesinden itibaren işlemeye başlar. Türk Medeni Kanunu’nun 178. maddesi uyarınca, mal rejiminin sona ermesinden itibaren mal paylaşımı davaları için 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi sürecinde, mal paylaşımına ilişkin hak talepleri için de bu 10 yıllık süre dikkate alınır.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2016/12534 E., 2018/8971 K. sayılı kararında, yabancı mahkemede verilmiş bir mal paylaşımı kararının tanınması ve tenfizi davasında, mal rejiminin sona erdiği tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçerli olduğuna dikkat çekilmiştir. Bu karar, mal paylaşımına ilişkin taleplerin zamanında ileri sürülmesinin önemini vurgulamaktadır.
3. Yargıtay Kararları Işığında Zamanaşımına İlişkin Sorunlar
Zamanaşımı süreleri, uygulamada çeşitli sorunlar yaratabilmektedir. Örneğin, yabancı mahkemenin boşanma kararı kesinleştikten sonra taraflar yıllar sonra Türkiye’de tanıma ve tenfiz davası açtıklarında, mal paylaşımına ilişkin talepler zamanaşımına uğramış olabilir. Yargıtay, bu tür durumlarda, zamanaşımı sürelerinin doğru bir şekilde hesaplanması gerektiğini ve tarafların hak kaybına uğramamasını gözeten bir yaklaşım benimsemiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2017/4219 E., 2018/5545 K. sayılı kararında, yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi sürecinde zamanaşımı sürelerinin yanlış hesaplanması nedeniyle bir tarafın hak kaybına uğramasının, adil yargılanma ilkesine aykırı olduğuna hükmedilmiştir. Bu karar, zamanaşımı sürelerinin doğru tespiti ve uygulanmasının önemini bir kez daha vurgulamaktadır.
4. Sonuç
Yabancı mahkemede verilen boşanma ve mal paylaşım kararlarının Türkiye’de tanınması ve tenfizi, hukuki açıdan oldukça dikkat gerektiren bir süreçtir. Bu sürecin en önemli unsurlarından biri zamanaşımıdır. Yargıtay’ın verdiği kararlar, zamanaşımı sürelerinin doğru bir şekilde hesaplanması gerektiğini ve bu sürelerin taraflar arasında eşit bir şekilde uygulanmasının önemini ortaya koymaktadır.
Yabancı bir mahkeme kararının Türkiye’de geçerli olabilmesi için, bu kararın tanınması ve tenfizi gerekmektedir. Ancak, mal paylaşımına ilişkin talepler için 10 yıllık zamanaşımı süresine dikkat edilmelidir. Tarafların bu tür davalarda hak kaybına uğramaması için, hukuk danışmanlığı alarak süreci doğru yönetmeleri büyük önem taşımaktadır. Yargıtay kararları, bu sürecin adil ve hakkaniyetli bir şekilde yürütülmesini sağlamak adına önemli bir rehber niteliğindedir.